AZERBAYCAN-NAHÇİVAN GEZİSİ
5 Mayıs 2007, Cumartesi
Nahçivan’a Gidiş
Azerbaycan Türkiye’nin en az kara sınırına sahip olduğu komşusu. Sadece
yaklaşık 10 km .lik
kara sınırı var. O da Türkiye’nin en doğu ucundaki çıkıntının ince bir burun
gibi daha da uzanmasıyla oluşmuş. Bu incecik burnun kuzey tarafı Ermenistan,
güney tarafı ise İran. Çıplak gözle her iki ülkenin topraklarını hatta yerleşim
yerlerini görmek mümkün.
Nahçivan’a giden Dilucu sınır kapısı Iğdır’a yarım saat, Aralık ilçesine
15–20 dakika mesafede. Kars ili boyunca Ermenistan ile sınır oluşturan Arpaçay,
Iğdır ilinin aşağı yukarı Ermenistan sınırının başladığı yerde Aras nehri ile
birleşiyor. Aras nehri buradan itibaren Türkiye-Ermenistan sınırını
belirlemekle kalmıyor, oradan kısa Türkiye-Nahçivan sınırından geçiyor sonra da
Nahçivan ve İran arasında sınırı belirlemeye devam ediyor. Aras’ın bu “sınır
aşan su” olma özelliği Hazar Denizi’ne dökülene kadar devam ediyor.
Kardeş Azerbaycan’a geçişimiz ise o kadar kolay olmadı. Azerbaycan
Türkiye vatandaşlarına vize uyguluyor. Yeşil pasaportu olmayanlar Kars’taki
Azerbaycan Konsolosluğu’ndan bir gün öncesinden vize aldı. Türkiye tarafında
önce jandarma kontrolü, sonra maliyenin gümrük kontrolü ve en son da polisin
pasaport kontrolünden geçtik. Sonra Aras üzerindeki köprüyü geçip Azerbaycan’ın
Sederek sınır kapsına geldik. Sederek kapsında gümrük ve pasaport işlemleri
aynı anda yapılıyor. Azeri polisi ise bize oldukça sıcak davrandı. Hatta bazı
polislerle Aras nehrini arkamıza alarak topluca fotoğraf çektirdik. Onlar
Azerbaycan biz Türkiye Türkçesiyle hoş sohbetler yaptık. Normalde gümrük
kapılarında fotoğraf çekilmesi yasaktır.
Nahçivan Özerk Cumhuriyeti
Nahçivan Türkiye’nin küçükçe bir vilayeti büyüklüğünde olmasına rağmen
özerk bir cumhuriyet. Kendi içinde cumhurbaşkanı, hükümeti ve meclisi var.
Nahçivan içinde çeşitli büyüklükte yerleşim yerleri bulunuyor. İnce uzun olarak
kuzeyden güneye İran ve Ermenistan arasında uzanan Nahçivan bölgesinde bu
yerleşim yerleri, Türkiye sınırındaki Sederek’ten başlayarak en güneydeki
Ordubad’a kadar dağılmış durumda. Sederek’ten Nahçivan Özerk Cumhuriyeti’nin
Başkenti Nahçivan şehrine yaklaşık bir saatte gidiliyor. Sederek Nahçivan arası
ise büyük ölçüde düz ve verimli araziden oluşuyor. Etraf yemyeşil ve bakımlı.
Köylerdeki yeni evler bizdeki yazlıklar gibi hoş görünümlü mimariyle inşa
edilmiş. Yeni yapılan devlet binaları ise oldukça lüks ve haşmetli.
Mezarlık Âdeti
Nahçivan’da köy gibi yerleşim yerlerindeki mezarlıklar bile oldukça
bakımlı, düzenli ve temiz. Her mezarlıkta altında çeşmesi bulunan büyükçe
kubbeli bir türbevari bir yapı var. Her bir kabir mermerle muntazaman
düzenlenmiş. Mezar taşlarının üzerinde ay-yıldız ile birlikte mevtanın resmi
var. Bir de gördüğümüz her ay-yıldız bizde sanki Türkiye’den ayrılmamışız gibi
bir his uyandırıyor.
Türkiye’deki kadar sık olmasa da her yerleşim yerinde bir cami göze
çarpıyor. Ancak minarelerin mimarisi Türkiye’dekilerden oldukça farklı.
Nahçivan şehrinde ise muhtemelen Türkiye tarafından Osmanlı mimarisiyle
yapılmış büyükçe bir cami var.
Nahçivan Şehri
Nahçivan Özerk Cumhuriyeti’nde yaşayan 400 bin kişilik nüfusun 70 bini
Nahçivan şehrinde toplanmıştır. Nahçivan şehir merkezi birbirine paralel ve
muntazam şekilde uzanan geniş caddelerden oluşuyor. Şehrin geneli oldukça
bakımlı ve temiz. İnsanının gözünü rahatsız eden bir manzara ile
karşılaşmıyorsunuz. Tarihi binaların arasında oldukça lüks bir şekilde inşa
edilmiş kamuya veya özel mülkiyete ait binalar var. Dede Korkut heykelinin
bulunduğu meydanda daha bir gün öncesinde oldukça büyük Tebriz Oteli açılmış.
Baraj gölüne nazır Mahmune Hatun Anıt mezarı ve içinde bulunduğu Açıq Sema
Altında Muzey şehrin en gözde mekânlarından biri. Ancak sokaklar tenha.
Türkiye’de görmeye alıştığınız o yoğun kalabalık yok.
Diğer bir ilginç özellikle de birbirine dip dibe bulunan Iğdır ile
Nahçivan arasında tam iki saat zaman farkı var. Yani Nahçivan hemen yanı
başındaki Iğdır’a göre günü iki saat önceden yaşıyor. Bu yüzden dükkân ve
pazaryerleri Türkiye’den gidenlere göre erkenden kapanıyor. Nahçivan’da
Türkiye’deki gibi günışığına göre çalışma âdeti yok. Anladığım kadarıyla
cumartesi günleri daha erken kapanıyor işyerleri. Bu yüzden para bozdurmak için
açık döviz büfesi bulamadık. Bu yüzden diğer Türk akademisyenlerle brilikte
Türkiye’deki bankamatik kartlarımızla Azeri parası çektik. İlk defa iki ay önce
Letonya ve Litvanya’da denediğim bu yöntem Nahçivan’da da sorunsuz işledi.
İlginçtir Azeri parası Manat, YTL’den daha değerli çıktı. 20 Manat yaklaşık 30
YTL’ye denk geliyor. Ancak az da olsa çektiğimiz bu paraları bile harcamakta
zorlandık. Çünkü alışveriş yerlerinde Nahçivan’a has hiçbir şey yok. Gıda ve
giyim ürünlerinin çoğu Türkiye’den, kalanlar da başka ülkelerden geliyor. Ben
de elimdeki parayla Azeri sanatçılara ait kasetlerle ithal pirinç alabildim.
Anlaşılan Nahçivan tüketim malları itibariyle tamamen dışa bağımlı. Sadece
tarım ürünleri yetişiyor burada. Zaten Nahçivan’ın Azerbaycan’ın diğer
bölgeleriyle bağlantısı ancak havayoluyla sağlanıyor. Bakû-Nahçivan arasında
oldukça ucuza ama eski uçaklarla gidilip geliniyormuş.
Naxçıvan Dövlet Üniversiteti
Nahçivan şehir merkezinde yer alan bu üniversite, kampus ve fiziki mekân
açısından büyük bir gelişme yaşıyor. Son birkaç yıl içerisinde çok sayıda yeni
binayı eğitime kazandırmışlar ya da kazandırmak üzereler. Bunlar arasında
oldukça büyük inşa edilmiş kapalı spor salonu da var. Üniversitenin yaklaşık 5
bin öğrencisi var. Üstelik 2007 yılı itibariyle Türkiyeli 300 civarında öğrenci
de burada eğitim görmekteymiş. Nahçivan Devlet Üniversitesi, Azerbaycan’ın
gelişen yüzünün en bariz bir göstergesi. Ayrıca Kars’taki Kafkas Üniversitesi
ile kardeş üniversite statüsüne sahip.
Nahçivan’da Ağırlanma
Nahçivan Devlet Üniversitesi’nin rektör ve rektör yardımcıları Sovyet
döneminden kalma bir adetle bizleri içkili mükellef bir sofrada ağırladılar.
Bir masa beyinin öncülüğünde herkes sırayla söz alıp konuşuyor ve akabinde
elindeki votka kadehini tek seferde mideye indiriyor. Bu arada sofraya
mezelerin yanında envai çeşit kebap da geliyor. Bu sofranın bir benzeriyle 2004
yılında Bişkek’te karşılaşmıştım. Orada da bizi Kırgız Polis Akademisi Müdürü
ağırlamıştı. Masa beyi güzel sözler ve şiirler eşliğinde sohbet ve muhabbet
ortamını sürekli canlı tutuyor ve sofradakileri ortama ısındırıyor. Anlaşılan
Azerbaycan Türkleri, Türkiye Türklerine göre edebiyata ve özellikle de şiire
daha düşkün. Ezberlerindeki şiirler okumakla bitmiyor. Tıpkı 2004’te Bişkek’te
olduğu gibi, 2007’de Nahçivan’da da sofrada bol bol kardeşlik nutukları
çekildi.
Ermenistan Sınırı
Kars’tan Nahçivan’a giderken Digor ilçesinin güney kısımlarından
Nahçivan’daki Sederek’e kadar Ermenistan sınırı boyunca ilerledik. Önce Arpaçay
sonra da Aras Nehri Türkiye-Ermenistan sınırını oluşturuyor. Bazen sınıra o
kadar yaklaşıyoruz ki benim cep telefonunda Ermenistan operatörü devreye
giriyor. Özellikle Tuzluca ilçesi yakınlarında Arpaçay üzerine kurulmuş bir köy
neredeyse ortak. Köyün Arpaçay’ın batısındaki kısmı Türkiye’ye aitken, doğu
kısmı Ermenistan toprağı. Hatta sınır boyunca ilerlerken çıplak gözle Erivan’ı
görmek mümkün. Ermenistan’ın Türkiye sınırına yakın kısımları düz ve yeşil
ovalık, daha doğuda ise sıradağlar boy gösteriyor. Erivan da böyle bir dağ
yamacına kurulmuş. Bizim Iğdır ovası olarak adlandırdığımız kısım aslında
çöldeki bir vaha gibi yüksek dağ sıraları arasında kalmış rakımı oldukça düşük,
iklimi yumuşak ve bereketli topraklar. Ancak Iğdır ovası sanıldığından daha
geniş. Çünkü sadece Türkiye tarafıyla sınırlı kalmayıp Ermenistan, Nahçivan ve
İran’a kadar uzanıyor. Aras ve Arpaçay da bu ovaya bereket veriyor. Dört
ülkenin buluştuğu bir yer burası.
Doğu Anadolu’nun heybetli dağ sıraları Ermenistan, Nahçivan ve İran
tarafından tüm ihtişamıyla görülebiliyor. Erivan’ın hemen karşısına ise bütün
heybetiyle Büyük Ağrı ve Küçük Ağrı dağları dikilmiş vaziyette. Yolda giderken
Ağrı dağının en iyi görüldüğü yerin Aralık ilçesi olduğunu söylemişlerdi.
Dikkat ettim düz bir alanda kurulu Aralık’ın doğu hizasında Erivan bulunuyor.
Sonra aklıma 2002 yılında Macaristan’da tanıştığım bir Ermeni arkadaşın
söylediği bir söz hatırıma geldi: “Ağrı Dağı en iyi Erivan’dan görülüyor.” O zaman
Ağrı Dağı’nı hiç görmediğim için bu söz bana bir anlam ifade etmemişti. Şimdi
ise daha iyi anlıyorum ne demek istediğini.
Nahçivan
Nahçivan
Mahmune Hatun Türbesi
Dede Korkut Heykeli
Hüseyin Cavid Abidesi
Nahçivan Şehri

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder