21 Temmuz 2013 Pazar

NAHÇİVAN GEZİSİ


AZERBAYCAN-NAHÇİVAN GEZİSİ

 
 Selçuk Çolakoğlu

5 Mayıs 2007, Cumartesi

 
Nahçivan’a Gidiş

Azerbaycan Türkiye’nin en az kara sınırına sahip olduğu komşusu. Sadece yaklaşık 10 km.lik kara sınırı var. O da Türkiye’nin en doğu ucundaki çıkıntının ince bir burun gibi daha da uzanmasıyla oluşmuş. Bu incecik burnun kuzey tarafı Ermenistan, güney tarafı ise İran. Çıplak gözle her iki ülkenin topraklarını hatta yerleşim yerlerini görmek mümkün.

Nahçivan’a giden Dilucu sınır kapısı Iğdır’a yarım saat, Aralık ilçesine 15–20 dakika mesafede. Kars ili boyunca Ermenistan ile sınır oluşturan Arpaçay, Iğdır ilinin aşağı yukarı Ermenistan sınırının başladığı yerde Aras nehri ile birleşiyor. Aras nehri buradan itibaren Türkiye-Ermenistan sınırını belirlemekle kalmıyor, oradan kısa Türkiye-Nahçivan sınırından geçiyor sonra da Nahçivan ve İran arasında sınırı belirlemeye devam ediyor. Aras’ın bu “sınır aşan su” olma özelliği Hazar Denizi’ne dökülene kadar devam ediyor.

Kardeş Azerbaycan’a geçişimiz ise o kadar kolay olmadı. Azerbaycan Türkiye vatandaşlarına vize uyguluyor. Yeşil pasaportu olmayanlar Kars’taki Azerbaycan Konsolosluğu’ndan bir gün öncesinden vize aldı. Türkiye tarafında önce jandarma kontrolü, sonra maliyenin gümrük kontrolü ve en son da polisin pasaport kontrolünden geçtik. Sonra Aras üzerindeki köprüyü geçip Azerbaycan’ın Sederek sınır kapsına geldik. Sederek kapsında gümrük ve pasaport işlemleri aynı anda yapılıyor. Azeri polisi ise bize oldukça sıcak davrandı. Hatta bazı polislerle Aras nehrini arkamıza alarak topluca fotoğraf çektirdik. Onlar Azerbaycan biz Türkiye Türkçesiyle hoş sohbetler yaptık. Normalde gümrük kapılarında fotoğraf çekilmesi yasaktır.

Nahçivan Özerk Cumhuriyeti

Nahçivan Türkiye’nin küçükçe bir vilayeti büyüklüğünde olmasına rağmen özerk bir cumhuriyet. Kendi içinde cumhurbaşkanı, hükümeti ve meclisi var. Nahçivan içinde çeşitli büyüklükte yerleşim yerleri bulunuyor. İnce uzun olarak kuzeyden güneye İran ve Ermenistan arasında uzanan Nahçivan bölgesinde bu yerleşim yerleri, Türkiye sınırındaki Sederek’ten başlayarak en güneydeki Ordubad’a kadar dağılmış durumda. Sederek’ten Nahçivan Özerk Cumhuriyeti’nin Başkenti Nahçivan şehrine yaklaşık bir saatte gidiliyor. Sederek Nahçivan arası ise büyük ölçüde düz ve verimli araziden oluşuyor. Etraf yemyeşil ve bakımlı. Köylerdeki yeni evler bizdeki yazlıklar gibi hoş görünümlü mimariyle inşa edilmiş. Yeni yapılan devlet binaları ise oldukça lüks ve haşmetli.

Mezarlık Âdeti

Nahçivan’da köy gibi yerleşim yerlerindeki mezarlıklar bile oldukça bakımlı, düzenli ve temiz. Her mezarlıkta altında çeşmesi bulunan büyükçe kubbeli bir türbevari bir yapı var. Her bir kabir mermerle muntazaman düzenlenmiş. Mezar taşlarının üzerinde ay-yıldız ile birlikte mevtanın resmi var. Bir de gördüğümüz her ay-yıldız bizde sanki Türkiye’den ayrılmamışız gibi bir his uyandırıyor.

Türkiye’deki kadar sık olmasa da her yerleşim yerinde bir cami göze çarpıyor. Ancak minarelerin mimarisi Türkiye’dekilerden oldukça farklı. Nahçivan şehrinde ise muhtemelen Türkiye tarafından Osmanlı mimarisiyle yapılmış büyükçe bir cami var.

Nahçivan Şehri

Nahçivan Özerk Cumhuriyeti’nde yaşayan 400 bin kişilik nüfusun 70 bini Nahçivan şehrinde toplanmıştır. Nahçivan şehir merkezi birbirine paralel ve muntazam şekilde uzanan geniş caddelerden oluşuyor. Şehrin geneli oldukça bakımlı ve temiz. İnsanının gözünü rahatsız eden bir manzara ile karşılaşmıyorsunuz. Tarihi binaların arasında oldukça lüks bir şekilde inşa edilmiş kamuya veya özel mülkiyete ait binalar var. Dede Korkut heykelinin bulunduğu meydanda daha bir gün öncesinde oldukça büyük Tebriz Oteli açılmış. Baraj gölüne nazır Mahmune Hatun Anıt mezarı ve içinde bulunduğu Açıq Sema Altında Muzey şehrin en gözde mekânlarından biri. Ancak sokaklar tenha. Türkiye’de görmeye alıştığınız o yoğun kalabalık yok.

Diğer bir ilginç özellikle de birbirine dip dibe bulunan Iğdır ile Nahçivan arasında tam iki saat zaman farkı var. Yani Nahçivan hemen yanı başındaki Iğdır’a göre günü iki saat önceden yaşıyor. Bu yüzden dükkân ve pazaryerleri Türkiye’den gidenlere göre erkenden kapanıyor. Nahçivan’da Türkiye’deki gibi günışığına göre çalışma âdeti yok. Anladığım kadarıyla cumartesi günleri daha erken kapanıyor işyerleri. Bu yüzden para bozdurmak için açık döviz büfesi bulamadık. Bu yüzden diğer Türk akademisyenlerle brilikte Türkiye’deki bankamatik kartlarımızla Azeri parası çektik. İlk defa iki ay önce Letonya ve Litvanya’da denediğim bu yöntem Nahçivan’da da sorunsuz işledi. İlginçtir Azeri parası Manat, YTL’den daha değerli çıktı. 20 Manat yaklaşık 30 YTL’ye denk geliyor. Ancak az da olsa çektiğimiz bu paraları bile harcamakta zorlandık. Çünkü alışveriş yerlerinde Nahçivan’a has hiçbir şey yok. Gıda ve giyim ürünlerinin çoğu Türkiye’den, kalanlar da başka ülkelerden geliyor. Ben de elimdeki parayla Azeri sanatçılara ait kasetlerle ithal pirinç alabildim. Anlaşılan Nahçivan tüketim malları itibariyle tamamen dışa bağımlı. Sadece tarım ürünleri yetişiyor burada. Zaten Nahçivan’ın Azerbaycan’ın diğer bölgeleriyle bağlantısı ancak havayoluyla sağlanıyor. Bakû-Nahçivan arasında oldukça ucuza ama eski uçaklarla gidilip geliniyormuş.

Naxçıvan Dövlet Üniversiteti

Nahçivan şehir merkezinde yer alan bu üniversite, kampus ve fiziki mekân açısından büyük bir gelişme yaşıyor. Son birkaç yıl içerisinde çok sayıda yeni binayı eğitime kazandırmışlar ya da kazandırmak üzereler. Bunlar arasında oldukça büyük inşa edilmiş kapalı spor salonu da var. Üniversitenin yaklaşık 5 bin öğrencisi var. Üstelik 2007 yılı itibariyle Türkiyeli 300 civarında öğrenci de burada eğitim görmekteymiş. Nahçivan Devlet Üniversitesi, Azerbaycan’ın gelişen yüzünün en bariz bir göstergesi. Ayrıca Kars’taki Kafkas Üniversitesi ile kardeş üniversite statüsüne sahip.

Nahçivan’da Ağırlanma

Nahçivan Devlet Üniversitesi’nin rektör ve rektör yardımcıları Sovyet döneminden kalma bir adetle bizleri içkili mükellef bir sofrada ağırladılar. Bir masa beyinin öncülüğünde herkes sırayla söz alıp konuşuyor ve akabinde elindeki votka kadehini tek seferde mideye indiriyor. Bu arada sofraya mezelerin yanında envai çeşit kebap da geliyor. Bu sofranın bir benzeriyle 2004 yılında Bişkek’te karşılaşmıştım. Orada da bizi Kırgız Polis Akademisi Müdürü ağırlamıştı. Masa beyi güzel sözler ve şiirler eşliğinde sohbet ve muhabbet ortamını sürekli canlı tutuyor ve sofradakileri ortama ısındırıyor. Anlaşılan Azerbaycan Türkleri, Türkiye Türklerine göre edebiyata ve özellikle de şiire daha düşkün. Ezberlerindeki şiirler okumakla bitmiyor. Tıpkı 2004’te Bişkek’te olduğu gibi, 2007’de Nahçivan’da da sofrada bol bol kardeşlik nutukları çekildi.

Ermenistan Sınırı

Kars’tan Nahçivan’a giderken Digor ilçesinin güney kısımlarından Nahçivan’daki Sederek’e kadar Ermenistan sınırı boyunca ilerledik. Önce Arpaçay sonra da Aras Nehri Türkiye-Ermenistan sınırını oluşturuyor. Bazen sınıra o kadar yaklaşıyoruz ki benim cep telefonunda Ermenistan operatörü devreye giriyor. Özellikle Tuzluca ilçesi yakınlarında Arpaçay üzerine kurulmuş bir köy neredeyse ortak. Köyün Arpaçay’ın batısındaki kısmı Türkiye’ye aitken, doğu kısmı Ermenistan toprağı. Hatta sınır boyunca ilerlerken çıplak gözle Erivan’ı görmek mümkün. Ermenistan’ın Türkiye sınırına yakın kısımları düz ve yeşil ovalık, daha doğuda ise sıradağlar boy gösteriyor. Erivan da böyle bir dağ yamacına kurulmuş. Bizim Iğdır ovası olarak adlandırdığımız kısım aslında çöldeki bir vaha gibi yüksek dağ sıraları arasında kalmış rakımı oldukça düşük, iklimi yumuşak ve bereketli topraklar. Ancak Iğdır ovası sanıldığından daha geniş. Çünkü sadece Türkiye tarafıyla sınırlı kalmayıp Ermenistan, Nahçivan ve İran’a kadar uzanıyor. Aras ve Arpaçay da bu ovaya bereket veriyor. Dört ülkenin buluştuğu bir yer burası.

Doğu Anadolu’nun heybetli dağ sıraları Ermenistan, Nahçivan ve İran tarafından tüm ihtişamıyla görülebiliyor. Erivan’ın hemen karşısına ise bütün heybetiyle Büyük Ağrı ve Küçük Ağrı dağları dikilmiş vaziyette. Yolda giderken Ağrı dağının en iyi görüldüğü yerin Aralık ilçesi olduğunu söylemişlerdi. Dikkat ettim düz bir alanda kurulu Aralık’ın doğu hizasında Erivan bulunuyor. Sonra aklıma 2002 yılında Macaristan’da tanıştığım bir Ermeni arkadaşın söylediği bir söz hatırıma geldi: “Ağrı Dağı en iyi Erivan’dan görülüyor.” O zaman Ağrı Dağı’nı hiç görmediğim için bu söz bana bir anlam ifade etmemişti. Şimdi ise daha iyi anlıyorum ne demek istediğini.
 
Nahçivan Devlet Üniversitesi
 
Nahçivan
 
Nahçivan


Mahmune Hatun Türbesi
 
Dede Korkut Heykeli
 
Hüseyin Cavid Abidesi
 
Nahçivan Şehri


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder