Mehmet Çavuş, I. Dünya Savaşı sırasında Filistin
Cephesinde İngilizlere karşı savaşıyor. Öyle bir zaman geliyor ki, takım komutanı
şehit düşüyor ve Mehmet takımda tek çavuş olarak kalıyor. Muharebe sırasında
bir ara yakınına top mermisi düşüyor, toz duman içinde kalan siperdeki Mehmet
Çavuş’un sol kolunu şarapnel götürüyor. Fakat yara daha sıcak olduğu için
kolunun koptuğunun farkına varamıyor. Çavuş Mehmet etraftaki durumu öğrenmek
için siperden fırlamak istediğinde kolu yere yetişmiyor. Toz duman dağılınca
sol kolundan damarların sarktığını görüyor. Kolunu ordudaki Ermeni bir doktor
tedavi ediyor.
Daha sonra Genelkurmay Başkanlığından ordudaki sakatların
ayrılması için emir geliyor. Çavuş Mehmet’in ayrılmasını istemeyen takımdaki
silah arkadaşları ağlamaya başlıyorlar. Bunun üzerine Çavuş Mehmet sakata
ayrılmaktan vazgeçip takımı komuta etmeye devam ediyor. Sonrasında tek kollu
olduğu halde birliğiyle savaşmak üzere Hicaz ve Yemen taraflarına daha güneye
gönderiliyor. 2 yıl kaldığı Mekke’de asker hacı da oluyor. Mekke’deki görevi
sırasında İngilizlere esir düşüyor.
İngilizler esirleri Mekke’den Mısır’a götürüyorlar. Yolda Kızıldeniz’den
geçerken Çavuş Hacı Mehmet’in bulunduğu gemi, şap kayalarının arasında
sıkışıyor. Gemiyi buradan kurtarabilmek için bütün erzak çuvallarını atıyorlar.
Mısır’da 2 yıl esaret altında kalan Türk askerleri yapılan mübadele sonrasında
Türkiye’ye gönderiliyorlar. Askere gittikten 10 sene sonra köyü Salavatlı’ya (Aydın Vilayeti, Nazilli Kazası, Sultanhisar Nahiyesi) dönen Çavuş Hacı Mehmet’i
herkes öldü sanıyor. Bu yüzden köye dönüşü ailesi ve dostları arasında şaşkınlıkla
birlikte büyük sevince yol açıyor.
Savaş sonrasında gazilere malullük maaşı bağlanmaya
başlıyor. Fakat Hacı Mehmet Çavuş, savaş sırasında sakata ayrılmayıp orduda
kaldığı için malullük maaşına hak kazanamıyor. Bunun üzerine Hacı Mehmet Çavuş
Nazilli Askerlik Şubesine başvuruyor. Nazilli’den gerekli evrakla birlikte
Ankara’ya gönderiliyor. Ankara’da Genelkurmay Başkanlığında yapılan imtihanda
gerçekten gazi olduğu tescil ediliyor. İmtihan ise askeri arşivlerden soru
sormak suretiyle yapılıyor. Sonrasında ise kendisine malullük maaşı bağlanıyor
ve birikmiş aylıkları da geriye dönük olarak ödeniyor. Soyadı kanunu çıktıktan
sonra da Çolak soyadını alıyor.
Anlatan:
İbrahim Çolakoğlu (Hacı Mehmet Çavuş’un oğlu)
Yazan: Selçuk
Çolakoğlu (Hacı Mehmet Çavuş’un oğlu Mehmet’in torunu)
Yazılma
Tarihi: 16 Kasım
1997
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder